Kim çocuk olmak istemez ki? Güneş doğup batıncaya kadar yaşarsın hayatı.
Sevinince gerçekten sevinir, üzülünce gerçekten üzülürsün.
Kızınca bir kerelik kızar, gülünce katıla katıla güler, ağlayınca doyasıya ağlarsın.
Başroller hep senindir çocukken, Shakespeare bile yazamaz oynadığın rolü.
Halbuki başrolde oynatılan figüransındır büyüyünce, her hareketin belirlidir önceden.
Konuşmak da kolaydır çocukken,
İyi söylersen severler, kötü söylersen çocuk deyip geçerler.
Her söylediğin aleyhinde delildir büyüyünce,
"Bin düşün bir söyle", "Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?", …, laflarını işitirsin herkesten.
Hem korkuların da basittir çocukken: Karanlıktan, gök gürültüsünden, örümcekten, böcekten korkarsın.
Sana aittir korkuların.
Büyüdüğünde; insanların sevmemesidir seni korkutan, yalnızlıktır. Sırf başkaları sevsin diye seni, sevmediğin gibi davranırsın.
Başkalarının korkularını yaşar, korkunun kendisinden korkarsın.
Çocukken kriz denince, babanın söz verdiği mavi bisikleti alamayacak olması gelir aklına.
Oysa ki büyüyünce, işsiz kalıp eve ekmek götürememek, o söz verdiğin mavi bisiklet ve diğerleri…
Hayallerin vardır çocukken; dünyayı gezmek, yıldızlara ulaşmak,
Gökkuşağının altındaki hazineyi bulmak istersin.
Lambadan çıkan cinden sonsuz dilek hakkıdır ilk dileğin.
Hayallerini yaşamaya engel tek şey çocuk olmaktır,
Büyümek istersin. Hem de bir an önce.
Yıllar geçmek bilmez bir türlü, günler çok hızlı geçtiği halde.
Ve büyüdükçe küçülür hayallerin.
Küçük bir kutuya bile sığar bir gün.
Kutulayıp saklarsın, belki tekrar açarım düşüncesiyle.
Bir gün açarsın gerçekten, ama artık boştur içi;
Hayallerini erteleyen başka biri için…
TT.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder