İlk Durağımız Cumalıkızık Köyü

Uludağ eteklerinde kurulmuş olan 7 Kızık köyünden biri olan bu köye, bir rivayete göre diğer köylerden Cuma namazı kılmaya geldikleri için Cumalıkızık adını vermişler (Diğerleri için buraya göz atabilirsiniz.) Unesco Dünya Mirası Listesi'nde de yerini almış olan Cumalıkızık, merkezden yaklaşık 15 km uzaklıkta ve otobüs/minibüs ile kolaylıkla ulaşılabiliyor.
Osmanlı sivil mimarisinin ilk örneklerinden olan evleri ise gökkuşağı gibi sarı, yeşil, mavi ve mor renkleriyle insanın içini açıyor. Sonradan öğrendiğime göre köydeki 270 evden 180 tanesi kullanılabilir durumdaymış. Diğerleri bakımsızlıktan dolayı kısmen yıkılmışlar. Bundan sonra koruma altında olduğu için kalanı koruyacağımıza inanıyorum.

Köy içinde biraz daha dolaştıktan sonra, yine başka bir köy evinin bahçesinde kahvelerimizi yudumladık. Fazla vaktimiz olmadığı için buradaki gezintimizi noktalayıp Saitabat Köyü'ne doğru yol aldık.
Saitabat Şelalesi
Uludağ'dan gelen suların aşındırdığı bir kanyondan akan Saitabat Şelalesinde de birkaç fotoğraf çekildikten sonra merkezdeki ünlü İskender Kebap mekanlarından birinde öğle yemeğimizi yedik.

Koza Han

II. Bayezid 1491'de tarafından yaptırılan Koza Han, adından da tahmin edilebileceği üzere ipek böceği kozalarının satıldığı bir yermiş. Günümüzde de avlunun çevresindeki dükkanlarda ipekten yapılma kumaşlar ve elbiseler setılmaya devam ediyor.
Dünyaca da tanınan bu yeri Kraliçe II. Elizabeth bile ziyaret etmiş.
Çaylarımızı da içtikten sonra avlu çevresinde biraz dolaştık ve otelimize doğru hareket ettik.
İkinci Gün Bursa Ulu Camii
Başlarda zaviye olarak kullanılan yapı, daha sonradan cami olarak kullanılmaya devam etmiş. Burada üç boyutlu olarak gezinti yapabileceğiniz bir web sitesi de mevcut.
Daha sonra navigasyonun da azizliğine uğrayarak yakınımızdaki Osman ve Orhan Gazi Türbeleri'ne uzak olduğumuzu düşünüp Yeşil Türbe'ye doğru yürüdük.
Yeşil Türbe
Fetret Devri'nden sonra tahta çıkan Mehmed Çelebi tarafından, vefatından 40 gün önce yaptırılan ve içinde kabri de bulunan türbe, muhteşem bir çini işçiliği ile dikkatimizi çekti. Öğrendiğim kadarıyla duvarları çini ile kaplı olan tek türbe buymuş.
İçerisini gezdikten sonra kapıdaki güvenliğe Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerine nasıl gideceğimizi sorduk ve zaten oradan geldiğimizi fark ettik :)
Osman Gazi ve Orhan Gazi Türbeleri
Yaklaşık 20 dk yürüdükten sonra Saltanat Kapısı'nın yanından geçerek Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye'nin kurucularının türbelerine vardık. Dualarımızı edip ucundan Saat Kulesi'ni de gördükten sonra, daha çok yemek ağırlıklı gezen grubumuza katılarak :) öğlen yemeğimizi yemeye gittik ve Bursa gezimizi burada noktaladık.
Gezmek için ayırabildiğimiz vakitlerde gördüklerimi paylaşmaya çalıştım. Gezilecek çok fazla yer olduğu için ilk fırsatta tekrar gelmek üzere ayrıldığımız Bursa izlenimlerimi, bir sonraki yazımda daha ayrıntılı anlatmak üzere yazımı burada bitiriyorum.
güzel bir blog inceledim blogunuzda şehirim bursa ya yer verdiğiniz için ayrı bir sevinç oldu benim için başarılı yayınlar dilerim arkadaşım iyi bloglar ayrıca takip et gatgeti eklersenız en azından yayınlarınızı daha rahat takip etme şansımız olur
YanıtlaSil