17 Şubat 2009 Salı

Pegasus Sırrı

Büyük heyecanla aldığım ama aldığımdan daha az heyecanla okuduğum bir kitap. Açıklamalara ve yorumlara bakıldığında daha çok Da Vinci Şifresi ile karşılaştırılmış, aldığımda da bunun doğru olduğunu gördüm. Argo bir tabirle Da Vinci çakması olarak nitelendirebilirim. (İlgilenenler için benzer bir şekilde Da Vinci çakması olan bir Türkçe kitap da Derin İmparatorluk)

Dan Brown'nun yazdığı kitaplara benzer bir tarzda anlatılmış ancak bana göre hikaye tam oturmamış. Tarihi sadece CIA yıllarındaki eğitiminden bilen bir ajan (Lang) ve ona yardım eden diğer iki ajan (Gurt ve Jacob) (biri MOSSAD'dan) tapınak şövalyelerinin şifrelerini çözmeye çalışıyor ve sonuca ulaşıyorlar. Kitaptaki ana karakter olan Lang, Da Vinci Şifresi’ndeki Robert Langdon’dan esinlenmiş ama onun kadar karizma bir kişiliği yok. Yine diğer karakterler de çok baskın karakterler değiller. Ayrıca kitapta hala anlamadığım (103. sayfa “Portekiz - Aynı gün, saat 08:27” diye başlayan) bir bölüm var, buraya nerden ne zaman ve nasıl geldi bir türlü çözemedim.

Daha güzel olması açısından şifreler daha mantıklı seçilebilirdi ve Lang’a yardımcı olmak üzere bir de tarih profesörü falan bulunabilirdi. Ben Dan Brown anlatımına alışmış olduğum için de böyle düşünmüş olabilirim.

Kitaba verdiğim not ise 5 üzerinden 3.

3 Şubat 2009 Salı

Ne güzel şeydir çocuk olmak

cocukKim çocuk olmak istemez ki? Güneş doğup batıncaya kadar yaşarsın hayatı.
Sevinince gerçekten sevinir, üzülünce gerçekten üzülürsün.
Kızınca bir kerelik kızar, gülünce katıla katıla güler, ağlayınca doyasıya ağlarsın.

Başroller hep senindir çocukken, Shakespeare bile yazamaz oynadığın rolü.
Halbuki başrolde oynatılan figüransındır büyüyünce, her hareketin belirlidir önceden.

Konuşmak da kolaydır çocukken,
İyi söylersen severler, kötü söylersen çocuk deyip geçerler.
Her söylediğin aleyhinde delildir büyüyünce,
"Bin düşün bir söyle", "Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?", …, laflarını işitirsin herkesten.

Hem korkuların da basittir çocukken: Karanlıktan, gök gürültüsünden, örümcekten, böcekten korkarsın.
Sana aittir korkuların.
Büyüdüğünde; insanların sevmemesidir seni korkutan, yalnızlıktır. Sırf başkaları sevsin diye seni, sevmediğin gibi davranırsın.
Başkalarının korkularını yaşar, korkunun kendisinden korkarsın.

Çocukken kriz denince, babanın söz verdiği mavi bisikleti alamayacak olması gelir aklına.
Oysa ki büyüyünce, işsiz kalıp eve ekmek götürememek, o söz verdiğin mavi bisiklet ve diğerleri…

Hayallerin vardır çocukken; dünyayı gezmek, yıldızlara ulaşmak,
Gökkuşağının altındaki hazineyi bulmak istersin.
Lambadan çıkan cinden sonsuz dilek hakkıdır ilk dileğin.
Hayallerini yaşamaya engel tek şey çocuk olmaktır,
Büyümek istersin. Hem de bir an önce.
Yıllar geçmek bilmez bir türlü, günler çok hızlı geçtiği halde.

Ve büyüdükçe küçülür hayallerin.
Küçük bir kutuya bile sığar bir gün.
Kutulayıp saklarsın, belki tekrar açarım düşüncesiyle.
Bir gün açarsın gerçekten, ama artık boştur içi;
Hayallerini erteleyen başka biri için…

TT.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...