31 Aralık 2008 Çarşamba

Güneş Batıyor

Acaba ben mi bulanık görüyorum gerçeği
Yoksa gerçek mi sislerin altında
Allah'ım nedir bu gözlerimin çektiği
Yoksa, bu da mı yalan ve riya

Neden gerçek bizden bu kadar uzakta
Yoksa, o çok yakın da biz mi uzağız ona
Neden uzaklaştı bizden, ona yaklaştıkça
Yoksa biz mi uzaklaştık, yaklaşıyor sanıp da

Bitmiyor bu kabus, belki de hiç bitmeyecek
Sönmüş kıvılcımlar, kararmış bir gelecek
Gün batsın diye mi bekliyor, batmadan mı gelecek
Ne ateşler söndü, ne ateşler sönecek


TT - Mayıs 2003

30 Aralık 2008 Salı

Kelebek Ve Dalgıç Giysisi

Ne olursa olsun yaşamaya devam etmeliyiz, hayattan vazgeçmemeliyiz diyen bir kitap. Yakalandığı hastalıktan dolayı sol göz kapağı dışında her tarafı felçli olan bir Fransız dergi yayıncısının yazdığı bu kitap, herkesin okuması gereken bir kitaptır.

Göz kapağını açıp kapatarak oluşturduğu alfabede, harfleri tek tek belirterek (yaklaşık iki yüz bin göz kırpmasıyla) yazdığı bu kitap için yazarı takdir ediyorum. (Kendisi kitap yayınlandıktan dört gün sonra ölmüş.)

Kitaba edebi açıdan bakacak olursak, çok kaliteli bir anlatıma sahip olmadığını görürüz. Ama gerçek değeri açısından bakacak olursak bence yazılmış en değerli birkaç kitaptan biridir.

Jean-Dominique Bauby ikilisinin yazdığı bu kitaba edebi açıdan 5 üzerinden 3, kitabın değeri açısından 5 üzerinden 5 veriyorum.

27 Aralık 2008 Cumartesi

Melekler ve Şeytanlar

Dan Brown'un yazdığı ikinci kitap olarak bildiğim (Da Vinci Şifresi'nden sonra) bu kitap, bence yazarın en iyi kitabıdır. Eğer filmi çekilecekse bunun filmi çekilsin derim. Kitabın ortasında sonucu tahmin etmeme rağmen, sonucu farklı bir şekilde aynı yere getirebilme sanatına sahip olan usta yazarımız bize tam gözlerimize layık bir kitap yazmış.

Da Vinci Şifresi'ndeki kahramanımız Robert Langdon, bu sefer de Vatikan'ın altındaki gizli tünellerde bir macera yaşıyor. Tabi bu kitapta yazdıklarıyla da Vatikan'ın tepkisini alan yazar Da Vinci Şifresi'ni aratmıyor.

Yazarın diğer kitaplarını okuyanlar, bütün kitaplarında olayların gidişatının birbirine benzer olduğunu fark edeceklerdir. Bu yüzden nerdeyse aynı kitabı tekrar okuduğunuzu düşünebilirsiniz. Eğer bütün kitaplarını okumaya vaktim yok diyorsanız, birini okuyun (o da bu olsun) bütün kitaplarını okumuş gibi olursunuz.

Kitaba verdiğim not ise 5 üzerinden 4.

23 Aralık 2008 Salı

Tutkunuzu Keşfedin

Arnie Warren'in yazdığı bu kitap, insanların, hayattaki gerçek amaçlarına ulaşabilmeleri için (ya da olmak için yaratıldıkları kişi olabilmeleri için) farklı ve kolay bir yöntem sunuyor. Bunu güzel bir hikaye ile destekleyen yazar, eğer herkes bu adımları izlerse yaşamdaki gerçek amacına ulaşabileceğini düşünüyor. Yöntem ise temel olarak 3 adımdan oluşuyor.
  1. Senin fark etmediğin, ama başkalarının nasıl yaptığına hayret ettiği yeteneğini bul. Bunun için ailene ve yakın çevrene sorabilirsin. 
  2. Bu yeteneğini kabullen. İlk bakışta anlamsız ve basit gelebilir. 
  3. Uygulamaya geç. Yeteneğini işinde kullan. 
Kitaptaki örnekte amacına henüz ulaşamamış kahramanımız, Amerika'ya bir seyahate çıkıyor. Bu arada seyahatinin, babasının tekstil fabrikasının ürettiği kumaşları, dünyanın en iyi markalarından birine satmak için bir iş seyahati de olmasını planlıyor. Bu seyahati sırasında karşılaştığı bir konuşmacı ona yardım ediyor (Bu konuşmacı insanların amaçlarına ulaşabilmeleri için eğitimler veren birisi) Bu şekilde kendi yeteneğinin "İşleri organize etmek" olduğunu fark ediyor. Burada adımları şu şekilde uyguluyor.
  1. Çocukken arkadaşlarıyla oynadığı oyunlarda (ve şimdi babasının işyerinde), insanları organize etme işini iyi yaptığını fark ediyor. 
  2. İlk bakışta bu herkesin yapabileceği basit bir iş gibi görünüyor ve kabullenmekte zorlanıyor. Daha sonra tanıdığı kişilerin etkisiyle bunun gerçekten bir yetenek olduğunu anlıyor. 
  3. Ve babasının işlerini organize etmek, bir dünya markası olmak üzere yola çıkıyor. 
Akıcı bir dille yazılmış güzel bir hikaye. Kitaba verdiğim not ise 5 üzerinden 4.

22 Aralık 2008 Pazartesi

İnovasyon Örnekleri

İnovasyon KoltukLIPMAN, kurşun kalem ile silgiyi birleştirdi, ürünü farklılaştırdı. Yeni üretilen bir şey yok, sadece olanlar üzerinde değişiklik yapıldı.

Robert Plath adında bir pilot tekerlekli bavulu icat etti. O, ne tekerleğin ne de bavulun mucidiydi. Bugün yolculuk yapan herkesin tekerlekli bavulu vardır.

Nescafe, "Kahve + Süt Tozu + Şeker" ile "3'ü 1 Arada" yı piyasaya sundu. (Kahve, su ve petrolden sonra en çok tüketilen maddedir.)

Free DateTimePicker for ASP.NET

ASP.NET Ajax kullananlar bilirler, çok güzel bir DateTimePicker kontrolü vardır. Ama Ajax kullanamıyorsanız ve DateTimePicker kontrolüne ihtiyacınız da varsa bulduğum bir kontrolü sizinle paylaşmak isterim. Çok da işe yarar bir şey. Farklı renk seçenekleri ve diğer özellikleri de belirleyebiliyorsunuz. Sitede deneme yapabilmek için de güzel bir demo sayfası mevcut. İşte linki:

http://www.graymattersoft.com/

18 Aralık 2008 Perşembe

Özsaygı

ÖzsaygıKendinizi hissetme şeklinizdir. İltifatlar kendinize olan özsaygınızı artırmaz. Özsaygınızı oluşturmak için çok paranız olmasına ya da kendinize bir şeyler almanıza gerek yoktur. Bunu içinizde hissedersiniz.

Özsaygı direkt olarak kendi değerinize ve bunları nasıl değerlendirdiğinize bağlıdır. İstek dolu, azimli bir yaşam sürmeniz bir gayenizin olmasını, bu gayenize ulaşmak için cesaret ve inanç taşımanızı, buna bağlı kalabilmeniz için disiplinli olmanızı ve gerçekleştiğini görebilmeniz için tahammülünüzün olmasını gerektirir.

Bu çok büyük ya da basit bir amaç olabilir. Hiç fark etmez. Bir amacınız olsun yeter.

Amacınıza ulaşmak için hedefinizi ve hayatınızdaki mevkiinizi koruyarak kendinize karşı dürüst olmalısınız. Bu süreç, bir kişilik sahibi olmanızı, bazı yönlerinizi geliştirmenizi ve olabileceğiniz en iyi insan olmanızı sağlayacaktır.

Bunu başarırsanız ya da şu anda bu sürecin içindeyseniz kendinizi tanımakla ödüllendirileceğinizi bilin. Kendinizle gurur duymaya başlayabilirsiniz. Peki bu özsaygı değildir de nedir?

17 Aralık 2008 Çarşamba

Zamanı söylemek değil, saati yapmak

Günün veya gecenin herhangi bir anında güneşe veya yıldızlara bakıp gün ve saati hiç hatasız tam olarak söyleyebilen bir adama rastladığınızı düşünün : "01 Ocak 2008, saat 13:20:12". Bu kişi zamanı söyleyebilme konusunda şaşırtıcı bir yetenek olabilir ve muhtemelen bu kişiye zamanı söyleyebilme yeteneğinden dolayı saygı gösterilecek, hürmet edilecektir. Peki, eğer bu kişi, zamanı söylemek yerine kendisi ölüp gittikten sonra da sonsuza dek zamanı gösterecek bir saat yapsaydı daha faydalı olmaz mıydı?

Çok parlak, muhteşem bir fikre sahip olmak veya karizmatik vizyoner bir lider olmak "zamanı söylemek" tir; tek bir liderin varlığından bağımsız ve pek çok farklı ürünle başarılı olabilmiş bir şirketi kurmak ise "saat imal etmek" tir.

Kitaptan aldığım bu kısım, benim en beğendiğim kısımlardandır. Kitap edebi açıdan biraz ağır bir dille yazılmış. Ve ayrıca kitabın konuları da belli bir kesimin anlayacağı şekilde seçilmiş. Buradan çeviren kişinin büyük bir emek harcadığı anlaşılıyor. Şirket yöneticileri ve sahiplerinin mutlaka okuması gereken bir kitap olarak düşünüyorum.

Kitaba verdğim not ise 5 üzerinden 3.

16 Aralık 2008 Salı

İnovasyon Modelleri

Devrimsel İnovasyon

Yeni ürün ya da yeni yöntemlerin kullanılması olarak açıklanabilir. Kimsenin daha önce duymadığı çok kullanışlı bir şeyi icat etmek. SONY'nin WALKMAN'i üretmesi, ya da sanayi devrimi ile işleri makinelerin yapmaya başlaması gibi.

İnovasyon Yeni Rakı
Evrimsel İnovasyon

Mevcut olan ürün veya hizmeti değiştirip farklı bir şekilde sunmak olarak açıklanabilir. Örneğin cep telefonları ilk çıktığında sadece telefon rehberine sahipken, bugün 3G de dahil olmak üzere binlerce özellik eklenmiş durumda. Belki de en iyi örnek Anadolu Ateşi grubudur. Zevkle ve para vermeden izlediğimiz yöresel oyunlarımız, bugün çağdaş koreografi ve büyük bir ekiple altmışın üzerinde ülkede milyonlarca kişi tarafından izlenmiştir.

Verimsel İnovasyon

İş süreçlerini iyileştirme olarak açıklanabilir. Yapılan işlerin daha hızlı, daha düzenli olarak yapılmasını sağlamak da denebilir. Kaizen, 6 Sigma, Just In Time gibi araçlar örnek olarak verilebilir.

Gözler

Uzun zaman önce yaşlı bir adam karşıya geçmek için nehir kenarında duruyordu. Su çok soğuk ve köprü de uzakta olduğundan karşıya geçmek için bir atlıya ihtiyacı vardı. Uzun bir süre bekledikten sonra, ona doğru gelen bir grup atlı gördü. İlkinin geçmesine izin verdi. Sonra ikincinin, üçüncünün, … Geriye tek bir atlı kalmıştı. Yaklaştığında adam onun gözlerine baktı ve "Beni karşıya geçirir misin oğlum?" diye sordu.

Atlı hiç tereddütsüz "Tabi, hemen atlayın" diye cevap verdi. Karşıya geçer geçmez yaşlı adam indi. Süvari merakla: "Amca, elimde olmadan dikkat ettim. Diğerlerinden karşıya geçirmelerini istemeyip de neden benden istediniz?"

Yaşlı adam: "Onların gözlerine baktım ama hiç sevgi göremedim. Sormam boşuna olacaktı. Ama senin gözlerinde şefkat ve yardım etmeye isteklilik gördüm. Beni karşıya geçirmekten mutlu olacaktın."

Bunun üzerine atlı: "Biliyor musunuz, daha önce birine yardım ettiğim için hiç bu kadar mutlu olmamıştım." dedi ve atını Topkapı Sarayına sürdü. Bu atlı genç şehzade Fatih Sultan Mehmet'ti.

Bu olayda yaşlı adam onları doğru okumuştur. Soru:"Eğer atlı siz olsaydınız, yaşlı adam gözlerinize baktığında sizden yardım ister miydi?" İsteyecek olması önemlidir. Çünkü öğüt vermek ile el uzatmak arasında çok büyük bir fark vardır. Siz ve cesaretiniz, bir veya birkaç insan için, nehrin öte yakasına geçmek için böylesine önemli olmalıdır.

8 Aralık 2008 Pazartesi

Başarmak için çok çalışmak gerekir(!)

John Henry Fabre isimli Fransız bilim adamının, adına "Resmi Geçit Tırtılı" denen tırtıllar üzerinde yaptığı bir deneyden bahsetmek istiyorum. Bu tırtıllar önlerinde gideni takip ettikleri için bu şekilde adlandırılmışlar.
TırtılFabre tırtılları bir tabağın içine çember şeklinde yerleştirerek birbirlerini takip etmesini sağlamış. Daha sonra ortalarına yiyecek koymuş, ama tırtıllar dönmeye devam etmiş. Bir gün, iki gün derken aradan iki hafta geçmiş ama tırtıllar birbirini takip etmeyi bırakmamışlar. Üçüncü haftanın sonunda aradan birkaç tanesi ölmüş. Bu sayede yoldan saparak yiyeceklere ulaşabilmişler.

Bu tırtıllar çok çalışmış, bilim adamının deneyini yapması için ölümü bile göze almışlar. Ama bir sorun var:

"Bu tırtıllar yemeği hak etmişler mi?"

"HAYIR!"

Burada tırtıllar çok çalışmak ile etkin çalışmak arasındaki farkı anlayamamış ve sonuçta açlıktan ölmüşler.

4 Aralık 2008 Perşembe

Motivasyonun Üç Türü

"Eğer gece eve geç gelmişsen, bu senin bu ay dışarı çıkabileceğin tek gece olur." ya da "Eğer satışlarını artırmazsan kovulursun." işte bu "Korku Motivasyonu'dur". Bazı insanlar üzerinde işe yarar ve onların başarılı olmalarını sağlar. Bu aslında motivasyon değildir, ama insanların performansını artırdığı için motivasyon gibi algılanabilir. Sakıncası ise, korku isyana neden olur ve daha kötü sonuçlara yol açabilir. Bu şekil motivasyon çoğunlukla çocuklar üzerinde uygulanır.


Zengin bir Teksaslı bir gece muhteşem bir parti düzenlemiş ve herkes kafayı bulduğunda havuzun başına toplamış. Havuzda timsahlar ve piranalar varmış. "Bu havuzu boydan boya geçene 1 milyon dolar nakit, 1000 hektar arazi ya da kızımla evlenme şansı vereceğim." demiş. Bu sırada suyun içinde bir şapırtı duyulmuş ve havuzun öte ucundan genç bir adam asla kırılamayacak bir rekor elde ederek dışarı fırlayıvermiş. Ev sahibi adamı coşkuyla kutlamış ve "1 milyon doları mı istersin" diye sormuş, genç adam "hayır" demiş. "1000 hektar arazi mi istersin" diye sormuş, genç adam tekrar "hayır" demiş. "Güzel, demek kızımı istiyorsun" diyen ev sahibine karşılık genç adam yine "hayır" yanıtını vermiş. İyice kızan ev sahibi "Ne istiyorsun o zaman" deyince genç adam "Beni havuza iten şerefsizin adını bilmek istiyorum" diye cevap vermiş.

1 Aralık 2008 Pazartesi

İş Yaşamında 100 Kanguru - Sistem Liderliği

Ahmet Şerif İzgören'in yazdığı bu kitap; "Nasıl lider olunur?" sorusuna çok güzel bir şekilde, yer yer küçük hikayelerle destek vererek, mizahi bir üslupla cevap veriyor. Yabancıların yazdığı liderlik kitaplarının Türk insanının yapısına yeterince uymadığını belirten İzgören, bence bu güne kadarki en iyi liderlik kitabını yazmış.
Kitapta "Yönetici", "Lider" ve "Sistem Lideri" arasındaki belirgin farkları çok iyi bir şekilde listeleyen İzgören, gerçek liderin "Sistem Lideri" olması gerektiğini söylüyor ve bize şöyle bir tablo veriyor:

Başlarına Taktıkları Giydikleri
Yönetici Silindirik Şapka Smokin
Lider Miğfer Üniforma
Sistem Lideri Kep Kot Pantolon

Her kütüphanede bulunması gereken bu kitabın yanında yazarın diğer kitaplarından bazıları da şöyle:

Avucunuzdaki Kelebek
Dikkat Vücudunuz Konuşuyor / Türkiye'de Beden Dili İş Yaşamı ve Renkler
Hıdır Kişisel Gelişiyor
Süpermen ve Uğur Böceği
Eyvah! İş Görüşmesi
Geleceğin Organizasyonunu Yaratmak
Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır
Kitaba verdiğim not ise 5 üzerinden 5.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...